Delikanlı; sözünün eri, dürüst, namuslu, seven, sevdiğini terk etmeyen, cesur, yiğit, fedakâr, ahlaklı, gelecek tasavvuru olan, umutla dolu, genç kişi anlamlarına gelir.
Arapça’da delikanlı kelimesinin karşılığı fetâdır. Genç ve yiğit demektir. Bu çerçevede delikanlılık hiç kimseye yakışmaz Hz. Muhammed’e (sas) yakıştığı kadar.
Delikanlılığın birinci vasfı, dürüst, güvenilir, sözünün eri olmaktır. Hz. Muhammed (sas) dünyaya gelince annesi ve dedesi O’na “Muhammed” adını verdiler. Büyünce toplum O’na bir isim daha ilave verdi: “el-Emin”. Çünkü O’nda hiçbir zaman yalan, ihanet görmediler. Hayatının her safhasında; peygamberlikten önce, peygamberlikten sonra, dost-düşman hiç kimse O’na yalancı diyemedi. Hicret gecesi, Mekkeli müşriklerin O’nu öldürmek için evini kuşattıkları sırada bile, evi kendisine daha önceden verilmiş olan emanetlerle doluydu. el-Emin (sas), yeğeni Hz. Ali’yi (ra) emanetleri sahiplerine versin diye yerine vekil bıraktı. ‘Bu halk benim canıma dahi emân vermezken, ben onların mallarına mı emân vereceğim ?’ demedi.
Delikanlı namusludur, harama bakmaz. Sever, sabah sevdiğini öğleden sonra terk etmez. Hz. Muhammed (sas) babasını görmedi. Babasını doğmadan önce, annesini altı yaşında, çok sevdiği dedesini de sekiz yaşında kaybetmişti. Delikanlılık dönemini amcası Ebu Talib, yengesi Fatıma’nın yanında geçirdi. Böyle olmasına rağmen hiç kimse ‘O’nun (sas) gözünün üstünde kaşı var’ demedi, diyemedi.
Koyun otlattı, ticaret yaptı, birçok seyahatlere katıldı. Hiçbir olumsuzluğu görülmedi. O (sas), Hz. Hatice’yi (ra), Hz. Hatice de O’nu sevdi. Hz. Hatice kırk yaşındaydı. Her ikisi de yirmi beş yıllık evlilik döneminde birbirlerini hiç kırmadılar. Hz. Hatice’nin vefatından sonra da Hz. Peygamber’in özlem ve hasreti Hz. Hatice’ye karşı devam etti.
Hz. Peygamber (sas) ile Hz. Ayşe (ra) arasındaki sevgi ve bağlılık da üst derecede idi. “Dünyada en fazla kimi seviyorsunuz ey Allah’ın Rasûlü?” sorusuna Hz. Peygamber’in “Eşim Ayşe’yi” cevabı çok manidardır. Hz. Ayşe validemiz de bu sevgiyi karşılıksız bırakmamış, “Eğer Mısır’dakiler O’nun (sas) yanağının vasıflarını duysalardı Yusuf’u satın almak için bir fiyat biçmezlerdi. Eğer Züleyha’nın meyve soyan kadınları O’nun (sas) yüzünü görselerdi ellerini keseceklerine kalplerini kesmeyi tercih ederlerdi” diyerek eşi Hz. Peygamber’e sevgisini dile getirmiştir.
Delikanlı; yiğittir, cesurdur, fedakârdır. Yiğit gücünü doğruluktan, mazlumdan yana kullanan; cesur, değerli bir iş görünce korkusuzca, bedeli ne olursa olsun üstüne giden; fedakâr ise imkânlarını başkaları için harcayan kişidir.
Hz. Ali (ra) anlatıyor: “Savaş şiddetlendiği, gözleri kan bürüdüğü, ölüm korkusuyla ayakların titremeğe başladığı zaman, biz Rasûlüllah’ın arkasına sığınırdık. Savaşlarda O’nun (sas) yanında olanlar en kahraman sayılırdı. Çünkü Rasûlüllah düşmana en yakın bulunurdu.”
Fedakârdı Rasûlüllah (sas). Zamanının büyük bir bölümünü insanların dertlerini dinlemek, problemlerini çözmek için ayırırdı. Uzaktan, yakından kapısına gelenler umutla dönerlerdi kapısından. Meşru bir isteği hiçbir zaman reddetmedi. Şöyle buyurmuştur “Uhud Dağı kadar altınım olsa da, ondan borç ödemek üzere alıkoyduğum dışında, bir dinarın yanımda bir gece kalması beni memnun etmez.” (Buhârî, Zekât, Rikâk).
Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor: “Bir kimse Rasûlüllah’ın (sas) kulağına yaklaşıp da bir şey söylemeye başlayınca, o kimse uzaklaşıncaya kadar ondan başını çekmezdi. Bir kimse elini tutsa, tutan kişi bırakıncaya kadar onun elini bırakmazdı. Dizleri, birlikte oturduğu kimsenin önünde görünmezdi. Karşılaştığı kimseye ilk önce selam verirdi, musâfaha ederdi. Birisine sıkıntı veririm diye, ashabının arasında otururken ayaklarını uzattığı görülmemiştir.” (Şifâ-i Şerîf, s. 96)
Delikanlı; gelecekle ilgili tasavvurlar geliştiren, geleceğe umutla bakan, hareketli, yürüyen, koşan, üreten insandır. Hz. Peygamber’e (sas) ilk inen ayet bir emirdir: “Oku!” (Alâk 96/1). Sonra peş peşe gelen ayetler de emirdir: “Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar! Sadece Rabbini büyük tanı! Elbiseni temiz tut! Kötü şeyleri terket! Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma! Rabbin için sabret!” (Müddessir 74/1-7).
Ve Rasûlüllah ‘ayağa kalktı’. Zaten peygamber olmadan önce de ‘ayaktaydı’. Vefatına kadar hep koştu. “İki günü eşit olan ziyandadır” anlayışıyla hareket etti. Hem uyguladı, hem arkadaşlarına, hem de sonradan gelen ümmetine hedefler gösterdi. Umutla doluydu, umutla doldurdu yolunu takip edenleri. Hareket, evrendeki bütün varlıkların ortak özelliğidir. Evreni, canlıyı-cansızı, görüneni-görünmeyeni yaratan yüce Rabbimiz kendini bize bildirirken, “O, her an bir iştedir” (Rahman 55/29) buyuruyor.
Evet. Mehmet Akif’in dediği gibi,
Bir baksana, gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak, maskaralıktır!
İnsan, doğru bildiği yolda yalnız da olsa, yürümelidir. Hz. Peygamber Efendimiz (sas), tek başınaydı. Önce eşinden, yakın akraba ve dostlarından başladı davete. Kabul edenler, reddedenler, zorluk çıkaranlar, canına kastedenler oldu; yılmadı. Doğduğu, çok sevdiği Mekke’yi terk etmek zorunda kaldı. Ama davetini terk etmedi. Gizlice ayrılmak mecburiyetinde kaldığı Mekke’ye sekiz yıl sonra on binlerle muzaffer bir komutan olarak döndü. Vefat ettiği yıl yaptığı Veda Haccı’na yüzbinler katıldı. Kurduğu devletin sınırları Tebük’ten Yemen’e uzandı. Gayret, sabır, ihlâs ve muhteşem sonuç.
Delikanlı; gelecek planları yapar, hedefler koyar önüne, üretir. “Hz. Muhammed (sas) Mektebi” adeta bir fabrikadır. Ebu Bekir’ler, Ömer’ler, Osman’lar, Ali’ler, Zeyd b. Sabit’ler, Halid b. Velid’ler, Hamza’lar, Mus’ab’lar, Ayşe’ler (ra) ve nice âdil, âlim, ârif ve devlet adamları yetişti bu mektepte. Gelecek tasavvuru olan, insanlığa yardım ve hizmet için ömürlerini harcayan muhteşem nesil!
Hz. Muhammed’in (sas) nihaî hedefi, dünyaya tevhidin, adaletin hâkim olması, ahirette bütün ümmetinin rızây-ı ilahîye erişip cennetle buluşmasıdır.
SPOTLAR
Delikanlı; sözünün eri, dürüst, namuslu, seven, sevdiğini terk etmeyen, cesur, yiğit, fedakâr, ahlaklı, gelecek tasavvuru olan, umutla dolu, genç kişi anlamlarına gelir.
…delikanlılık hiç kimseye yakışmaz Hz. Muhammed’e (sas) yakıştığı kadar.
Delikanlı namusludur, harama bakmaz. Sever, sabah sevdiğini öğleden sonra terk etmez.
Delikanlı; gelecekle ilgili tasavvurlar geliştiren, geleceğe umutla bakan, hareketli, yürüyen, koşan, üreten insandır.
Bir yanıt bırakın