Büyük Balkan Göçünün 100.Yılı Anısına..
Bindokuzyüzoniki
uzunca bir misafirliğin bitiş tarihi
kim bilir etin tırnaktan ayrılışı belki de
büyükdedem hasan’ın
doğduğu toprağa son bakışıydı..
geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
kızılca kıyametin koptuğu geceydi
toplanın gidiyoruz
bitti işte o beş buçuk asırlık rüya
yarım kaldı sevdalar
daldaki meyve
tarladaki buğday
beyaz badanalı kerpiç evlerin
duvarlarında çocuk elleri
yarım kaldı oyunlar
türküler donakaldı dudaklarda.
geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
savruldu birdenbire uykulu bedenler
koşuşturmalar, ağlaşmalar
el atmalar sağa sola ne varsa
hatıralar sonra
heybelere sığmayacak kadar çok
taşınmayacak kadar ağır, yorgun hatıralar
gömdüler toprağa hepsini birer birer
bulmasınlar, görmesinler deyip yürüdüler
gözyaşı yürüdü gözlerinden bir de.
geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
birden bir muhacir hüznü kapladı dağları
ben diyeyim binlerce hıçkırık
siz ayrılık türküsü anlayın onu / ya da
çığlık üstüne çığlık.
geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
yollardaydık
hasreti harmanlayan şu uzun, şu ince yollar
gözyaşından çamura dönmüş yollar
ben muhacir kızı Hayriye
kim getirdi beni buralara / söyleyin kim
şimdi neden kovuldum
bağımdan, bahçemden
dedemin yurdundan, evimden, barkımdan
sabahı beklemeden hem de, bir gece yarısı
neden / neden
yıl ikibinoniki..
kan sızıyor uykularımda yaramdan hâlâ
rüyalarımda öküz arabaları
üstünde büyükninem, birkaç tavuk, yatak, yorgan
yorgun ve şaşkın öküzler yere düştü düşecek
bir emanet kaldı ardımda
ucu oyalı bir mendil miydi
orada
neresiydi kim bilir
geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
yüreğimi altına gömdüğüm o gül fidanı
büyüdü mü kim bilir
gitsem bulur muyum
gitsem yine
dedemin çığlıklarını duyar mıyım o dağlarda
sorsam
“bir fasıldı unut gitsin!” mi derler yoksa
birgün oralara
döner miyim kim bilir
Bir yanıt bırakın