Mübâdele
Değişme, değiş tokuş anlamındaki Arapça kökenli Osmanlıca sözcük.
Türkiye-Bulgaristan Nüfus Mübâdelesi veya Değişimi
1913 Balkan Savaşı sonrası İstanbul’da varılan anlaşma ile iki ülke, sınırlarına yakın bölgelerde (Edirne ve Kırklareli) ikâmet eden Türk ve Bulgar vatandaşların yer değiştirmesini sağlamışlardır.
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübâdelesi veya Değişimi
30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da yapılan ve resmî adı “Yunan ve Türk Halklarının Mübâdelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” olan sözleşme uyarınca, Türkiye ile Yunanistan Krallığı’nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına “nüfus mübâdelesi” denir.
Balkan Savaşı Sonrası
Yunanistan’ın idaresine giren Trakya, Makedonya ve Epir’den Osmanlı topraklarına 200.000’den fazla Türk göçmeni geldi. Makedonya’dan Türklerin çıkarılması ve zulüm görmesi, Osmanlı Devleti’nde tepkilerle karşılandı. Bunun üzerine Balkan Harbi’nde hıyânetleri görülen unsurlardan memleketi temizlemek için çalışmalara başlanmıştır.
1913 yılında Bulgaristan ile yapılan İstanbul Antlaşması sonrasında Edirne, Kırklareli ve civarındaki Bulgarlar Bulgaristan’a sevk edildi. Ardından Rumların sevki için hazırlıklar yapıldı.
Tehcir, Yunanistan tarafından başlatılmakla birlikte, Osmanlı Devleti Makedonya’dan
sürülen 240.000 Türk’e karşılık, Yunanistan’ın beklemediği bir şekilde Doğu Trakya ve Batı Anadolu’dan aşağı yukarı aynı oranda Rum nüfusu çıkarttı. Makedonya’dan çıkarılan Türklerin, Trakya ve Anadolu’daki Rumların yerlerini almalarının önüne geçemeyeceğini anlayan Yunan Hükûmeti, bu işi durdurmak için savaşı da göze alamayınca, bir anlaşmaya varmak zorunda kaldı. Sonuçta Osmanlı ve Yunan hükûmetleri, Makedonya’da kalan Türklerle, Doğu Trakya ve Aydın vilâyetlerindeki Rumların karşılıklı olarak, ihtiyarî bir şekilde mübâdelesi konusunda 1 Temmuz 1914’te bir anlaşmaya vardılar. Fakat bir ay sonra dünya savaşının başlaması, bu anlaşmanın uygulanmasına imkân vermedi. Yalnız anlaşmadan evvel 240.000 Türk’ün Yunanistan’da kalan Batı Trakya ve Makedonya’dan Osmanlı Devleti’ne ve bilhassa Doğu Trakya ve Batı Anadolu’ya sığındıkları anlaşılmıştır. Buna karşılık, yine anlaşmadan evvel, Batı Anadolu’dan 80.000 Rum’la, Doğu Trakya’da yaşayan 250.000 Rum’dan bir kısmının Yunanistan’a kaçtıkları kabul edilir. (Haz. Sezer Arslan, Balkan Savaşları Sonrası Rumeli’den Türk Göçleri Ve Osmanlı Devleti’nde İskânları)
Lozan Antlaşması Sonrası
30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da yapılan ve resmî adı “Yunan Ve Türk Halklarının Mübâdelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” olan sözleşme uyarınca, Türkiye ve Yunanistan Krallığı kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmuşlardır.
TBMM, Türkiye ile Yunanistan arasındaki mübâdeleyi Müslüman ve Yunan ahâlîye bildirmek için bir komisyon kurmuş ve bir beyanname yayınlamıştır. Bu beyannamede Yunanistan’da da bir komisyon kurulduğu, Lozan’da varılan mübâdele anlaşmasının Türkçe ve Rumca olarak bastırılacağı ve nahiyelere dağıtılacağı, isteyen herkese verilebileceği, göçe tabi tutulacakların bu komisyona başvurması gerektiği ve ilgili kurallara uyulması ihtâr edilmektedir.
Aşağıda bu beyannâmeyi okuyacaksınız.
Beyannâme
Türkiye ile Yunanistan arasında mübâdele-i ahâlîye müteallik 26 Kanun-ı Sânî 1923 tarihli Türkiye ve Yunanistan mukavelenâmesi mûcibince iş bu vazîfe ile mükellef olan muhtelit komisyonunun işine mübâşeret ve deruhde ettiği umûra vaz’ı-yed eylediği Müslüman ve Rum ahâlîye ilân olunur.
İş bu mukavelenâme mûcibince Türk ve Yunan hükûmetleri her iki memleketde vukî’ bulacak muhâcerâtın tanzîmi için muhtelit komisyonuna en vâsi’ salâhiyetleri bahşetmişdir. Komisyon mecburi mübâdelenin tevlîd edebileceği mehâzîrden ahâlîyi mümkün olduğu kadar vikâye etmek arzusuyla muhâcirînin mehma emken en iyi şerait dairesinde cereyânı ve muhacirînin gerek emvâl-ı menkûlelerine ve gerek emvâl-i gayr-ı menkûlelerine âid menâfi’in te’mîn-i masûneti içün aynı derecede dikkat ve itina edecekdir.
Muvakkaten Atina’yı merkez-i umumi ittihaz etmiş olan muhtelit komisyon, mübâdeleye tâbi ahâlînin bulunduğu mahallere yakın olan merâkizden an karîb mümessillerini tayin edecekdir.
İş bu mümessillere her türlü müsted’ıyatda bulunulacağı gibi kendilerinden îcâb eden malûmât dahî taleb olunabilecekdir.
İş bu mümessillerin esâmi ve adresleri bilâhare neşr ve ilân olunacakdır.
Her zaman doğrudan doğruya Komisyonun Kitâbet-i Umûmiyesi’ne dahî mürâcaat olunabilir.
Mukâvelenâmenin Türkçe ve Rumca nüshaları Nâhiye Heyet-i İhtiyâriyeleri dâhil olduğu halde bilumum idâre memurlarına irsâl olunacak ve talebi üzerine alâkadar her şahsa irâe edilecekdir.
Ahâlînin mübâdelesi içün yapılacak teşkilata aid tedabîr-i lâzımenin ittihâzından akdem mübâdeleye başlanamayacağı keyfiyeti hakkında komisyon mübâdeleye tâbi ahâlînin nazar-ı dikkatini celbetmeği fâideli addeder.
Zaten komisyon bu babda îcâb eden tedabîri pek büyük bir i’tinâ ve sür’atle ittihâz edecekdir.
Mübâdeleye tabi ahâlînin hukûk-ı tasarrufiyesi ve menâfii mukâvele ile taht-ı te’mîne alınmış olduğundan, komisyon mübâdeleye tâbi ahâlîye müsterih olmalarını ve ale’l-mu’tâd işleriyle meşgul bulunmalarını ve işlerini güçlerini sektedâr eylememelerini tavsiye eder.
(Harf Çeviri: Mustafa Demirel)
Bir yanıt bırakın