XIX. YÜZYILDA BALKANLARDAKİ TÜRK VARLIĞI VE GÖÇLER

Müslüman Türk milletinin tarih sahnesine çıkması yeni bir hadise olarak değerlendirilemez. Öncelikle dünya tarihinin gördüğü başlıca üç büyük imparatorluktan birisi olan Osmanlı İmparatorluğu’nun varisiyiz. Üç kıtaya yayılan kuvvetli zamanlarımız da; gücümüzü yitirdiğimiz dönemlerimiz de oldu. Osmanlının çöküş dönemi olan XIX.yüzyılda, ayakta kalma gayretlerimiz, arayışlarımız, modernleşme çabalarımız ve aynı zamanda acı, kan ve gözyaşımız vardır. Osmanlının çöküş döneminde, özellikle 1876’ da başlayıp 1922’ ye kadar süren devrede Müslüman milletimizin düşmanları planlı, kararlı ve sabırlı olarak devletimizi ve milletimizi bölmeye ve yıkmaya çalışmışlar; bizleri Tuna ve Adriyatik’ten, Meriç çizgisine çekilmeye zorlamışlardır. Bu dönemde Rumeli’ni kaybımız tarihimizin en hazin olaylarından birisi olmuştur denilebilir. Bu kaybın ibretle incelenmesi ve dersler çıkartılması gereklidir. Rumeli’ni iki safhada; 1876-1877 Türk-Rus Savaşı’nda ve 1912 -1913 Balkan Savaşlarında kaybettiğimizi ifade etmeliyiz. Ne yazık ki Rumeli’ni yitirmiş olmamızın ilk safhası “1820-1821 Yunan Ayaklanması’dır’’. Yunanistan’daki Müslüman Türklerin yok edilmesi gayretleri gelişigüzel gerçekleşen bir hadise olmamıştır. Buralardaki soydaşlarımızın büyük çoğunluğu, kadın, çocuk, ihtiyar ayrımı yapılmaksızın Yunan çetecileri tarafından katliama maruz bırakılmıştır. Yunan ayaklanmasının bir diğer benzeri de, 2 Mayıs 1876’da Bulgarlar tarafından uygulanmaya konulmuştur. Osmanlı ordusu Bulgar isyanını bastırmışsa da bu defa Ruslar Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilân etmişlerdir. 93 Harbi olarak da adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın neticesinde Tuna Vilâyeti’ne giren Rusların da önayak olmasıyla Müslüman Türkleri imha hareketi yürütülmüş ve Bulgaristan’da Türk varlığı Rus ve Bulgarlar tarafından gerçek anlamda silinmeye çalışılmıştır. Öyle ki; 1877’de Bulgaristan’daki Müslüman nüfus 1.500.000’un üzerinde iken 1879’a gelindiğinde bu nüfustan 515.000 ‘i Osmanlı Devleti’nin elindeki bölgelere göç etmiş ve sivil halktan yaklaşık 260.000’i bu savaşta hayatını kaybetmiştir. Bununla birlikte Osmanlı İmparatorluğu, 1876 – 1877 savaşından daha hızlı, daha büyük yenilgiye Balkan Savaş’ında maruz kalmıştır. Bu savaşın Türk tarihinin en büyük felâketlerinden birisi olduğunu ifade etmek gerekir. Özelikle de Meşrutiyet, hürriyet, eşitlik, adalet sloganları ile II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi sonrasında Balkanlı unsurların kendi aralarındaki en büyük sorun olan kiliselerinin kendi aralarındaki anlaşmazlığı problemi de çözülmüş ve bu da Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’na karşı birleşmesi neticesini doğurmuştur. Savaş sonunda Osmanlı İmparatorluğu, Balkanlardaki bütün topraklarını kaybetmiş ve bölgedeki halkın büyük kısmı göç etmek zorunda kalmıştır. Böylece, bu savaş Osmanlı Devleti’nin çöküşünü hızlandıran gelişmelerden biri olarak tarihte yerini almıştır. Savaş başlamadan önce Osmanlı Balkanlarında Müslümanlar nüfus bakımından en büyük toplumdu. Ancak Balkan Savaşları sona erdiğinde 413.000 civarındaki Müslüman Türk Göç etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. 1911 de Balkanlarda 2.315.293 Müslüman yaşıyordu. Kalan Müslüman nüfus 870.114’dür. 413.000 göç ettiğine göre 632.408 sivilin de imha edildiği anlaşılmaktadır. Bu rakamlar aynı zamanda Balkanlardaki Müslüman Türk varlığının gerçek bir soykırıma uğradığının da açık bir göstergesidir.

Yrd.Doç.Dr. Sabri Can hakkında 2 makale
SABRİ CAN SANNAV T.Ü. Balkan Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*