Şar Dağı’nın eteklerine kurulmuş olan Kalkandelen’e yolu düşenler bilir. Kalkandelen denildiğinde akla ilk gelen Alaca Camii’dir. Alaca Camii denince de hemen akıllara bu caminin emektar hocası, Hâfız Molla Mahmut Efendi gelir.
“Balkanların en meşhur muallimi” vasfına sahip Molla Mahmut Efendi’nin herkes tarafından tanınıp hürmet edilmesinin başlıca nedeni, elli seneyi aşkın bir süre boyunca hâfız yetiştirerek hizmet vermesidir.
Bilindiği gibi toplum arasındaki yaygın anlamı ile Kur’an’ı Kerim’i baştan sona ezberlemek için kullanılan hâfızlık kavramı, aslında temeli Peygamber Efendimiz (sas) tarafından atılan ve sonraki Müslümanlar tarafından sahip çıkılarak geliştirilen müesseseyi ifade etmektedir.
Kur’an-ı Kerim’in ilk hâfızı şüphesiz Peygamber Efendimiz’dir. Kur’an öğretimi ve ezberlenmesine özel gayret gösteren Peygamberimiz bu yönüyle de ashaba (ra) ve ondan sonra gelenlere örneklik etmiş, nesilden nesile bu gayretlerin aynı aşk ve iştiyakla aktarılmasını sağlamıştır. Hâfızlığa teşvik eden Kur’an ayetleri ve hadisler, Müslümanlar tarafından birer müjde olarak kabul edilmiş ve bin dört yüz sene geçmesine rağmen hâfızlık hâlâ İlahî vahyin korunması ve yaşanması için en önemli metod olma özelliğini sürdürmeyi başarmıştır.
Hz. Peygamber’in “Sizin en hayırlınız Kur’an öğrenen ve öğreteninizdir.” düsturuna binaen İslam’ın ayak bastığı her beldede peşinden mutlaka Kur’an öğretimi yapan eğitim yuvalarını görmek mümkün olmaktadır.
İşte Rumeli’nin Kalkandelen (Tetova) şehrindeki “Paşa Camii” olarak da bilinen Alaca Camii’nin yanı başındaki mektep, tarih boyunca Kur’ân öğretilen bir ilim yuvası olarak var olagelmiştir. Kalkandelen’in Suffa’sı diyebileceğimiz bu mekâna günümüzde anlamını kazandıran husus, Peygamberimiz’den öğrenilmiş hassasiyetle on yıllarca durmadan yine O’nun ifadesiyle “ümmetin en şereflilerini” yetiştirmek gayesiyle emek veren Molla Mahmut Efendi’dir.
Molla Mahmut Efendi Kimdir
1932 yılında Kalkandelen’in Çiftlik köyünde dünyaya gelen Mahmut Efendi’nin tam adı Mahmut Aslani’dir. İlköğrenimini doğduğu köy olan Çiftlik köyünde, temel dini bilgilerini de köyün imamından almak suretiyle tamamlayan Mahmut Efendi, dinî ilimlerde derinleşmek gayesiyle daha sonra üç sene boyunca Merova köyüne yolculuk ederek eğitimine devam etmiştir. Molla Bekir ve Molla Tahir’den Sarf ve Nahiv dersleri alan Molla Mahmut Efendi ayrıca Üsküplü Fettah Efendi’nin talebesi olan ve Kalkandelen’de ikamet eden Molla Garip Efendi’nin de rahle-i tedrisinden geçmiştir.
Sekiz yaşında başlayan öğrenim hayatına, babasını kaybetmesiyle birlikte ekonomik sıkıntılar da eşlik etmiş oldu. Kendisinin de belirttiği gibi sahibi olduğu bir çift ayakkabı ve bir çift çorap ile her gün ilim tahsil etmek için günde iki saat yol yapmış olması, dersi öğrenme ile uzun yürüme yorgunluğuna bir de çorap ve ayakkabı dayanıklılığı derdi eklenmekteydi. Tabi bir de dersin olmadığı günlerde dağdan odun taşıyarak evin bütçesine katkıda bulunmaya çalışıyordu.
Askerliğini 1952 yılında Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de yapan Mahmut Efendi, eğitimini tamamladıktan sonra 9 sene boyunca Novosel köyünde imamlık vazifesinde bulunmuştur. 1967 yılında da Kalkandelen’e yerleşerek Alaca Camii’nde görev yapmaya başlamıştır. Halen aynı camiin mektebinde görevli olan Molla Mahmut Efendi, Kalkandelen ve civarına 180’i aşkın hâfız kazandırmıştır. Çok defalar, kendisini bildiğinden beri ilimle uğraştığını belirterek yaşının 80’i aşmış olmasına rağmen bir 80 seneyi daha bu yolda seve seve feda edebileceğini heyecanla ifade etmiştir.
Eski Yugoslavya dönemini anlatan Molla Mahmut Efendi, komünizm dönemini şu şekilde tasvir ediyor:
“Komünizm devrinde her şey yasaktı. Camiye gizli gizli gidiyordum. O devirde Kur’an öğrenmek yasaktı, dolayısıyla toplumun ekseriyeti camide eğitim almaktan korkuyordu. Köydeki arkadaşlarımdan kimse camiye gitmiyordu. Hocam, Kur’an-ı Kerim’i bana caminin üst katında öğretiyordu. Polisler bizi Kur’an öğrenirken yakalayınca hapse atmakla tehdit ediyorlardı.”
Kendisinin de muallim olduğu zamanlarda yaşamış olduğu zorlukları ise şöyle anlatıyor:
“Bana, ‘öğrencilerine Kur’an’ı sadece sözle anlatacaksın, kitap kullanmak yasak. Pazar günlerinin dışında çalışmayacaksın, Kur’an eğitimi vermeyeceksin!’ şeklinde zor şartlar ve kısıtlamalar getiriyorlardı ama elhamdülillah o zamanlar da Allah bize yardım etti”.
Molla, ilerleyen yaşına rağmen, hâlen, her gün Sabah Namazı’ndan Yatsı n-Namazı’na kadar Kur’an-ı Kerim eğitimi vermeye devam etmektedir. Bayram günleri dışında izin kullanmayarak Pazar günleri dâhil yılın geri kalan günlerinde kesintisiz eğitim vermeye gayret etmektedir.
Alaca Camii’nin yanındaki mektepte ders, Sabah Namazı’nın kılınmasından sonra hâfızların günlük ezberlerini sunmaları ile başlar. Ezberlerin dinlenmesinden sonra da 8:00 ile 10:00 arası Kur’an’ı Kerim ve Temel Dinî Bilgiler eğitimi gören ilkokul seviyesindeki talebelerin ders saati olarak planlanmıştır. Ortaokul ve lise seviyesindeki talebelerin ders saati olarak planlanan 13:00 – 15:00 arasının dışındaki zamanın tamamı hâfızların yetiştirilmesi için kullanılmaktadır.
“Balkanların en meşhur muallimi” olarak bilinen Hoca Efendi, on yıllar süresince binlerce çocuğa da Kur’an-ı Kerim okumayı ve temel dini bilgileri öğretmiştir. Hemen her aileden bu hocadan ders alan en azından bir bireyin bulunması, Hoca’yı her ailenin hocası haline getirmekte, aileler de ona “aile hocası” gibi hürmet göstermeyi ihmal etmemektedirler.
Molla Mahmut Efendi, bugüne dek 180’i aşkın sayıda hâfız yetiştirmiştir. Yetiştirmiş olduğu hâfızların ekseriyeti Balkanlar’da ve Avrupa’daki dinî hayatı organize etmede aktif faaliyet göstermektedirler. Yine Hoca Efendi’nin yetiştirdiği hâfızların, bugün üniversite hocası, profesör, sanatçı, siyasetçi, iş dünyası gibi farklı alanlarda da görev yaptıklarını görmekteyiz. Hâfızlığa başlayıp da tamamına erdiremeyen daha nice sayıda talebeleri de bulunmaktadır.
Hâl-i hazırda 30 hâfız talebesi olduğunu ifade eden Molla Mahmut Efendi’ye göre hâfızlıkta başarılı olabilmek için samimiyet ve sebatın olması şarttır.
Hâfız yetiştirerek Kur’an’ı Kerim’in yeni nesillerin gönüllerinde olduğu gibi zihinlerinde de yer etmesini sağlayan Hoca Efendi ayrıca hâfız yetiştirme gayretini de yeni nesillere aktarabilmiş bir şahsiyettir. Şöyle ki, her iki oğlu da Kur’an öğretimi ve hâfız yetiştirme ile uğraşmaktadırlar. Bunlardan büyük oğlu Abdürrahman Arslan, görev yapmakta olduğu Kadı Çeşmesi Camii’nde 10’u aşkın sayıda hâfız yetiştirmiş olmakla, babasının yolunu takip ettiğini göstermektedir.
Molla Mahmut Efendi’nin yaşantı ve faaliyetleri Türkiye ve Arap dünyası basınında gösterime giren bir belgesele konu edildiği gibi, kendisi yerli ve uluslararası birçok kuruluştan ödül ve takdire layık görülmüştür. Bu meyânda 2010 yılında Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el-Suud tarafından “En İyi Kur’an Muallimi” ödülü ile ödüllendirilirmiştir.
Yakın zamana kadar Alaca Camii’nin mahfelinde eğitim veren Molla Mahmut Efendi, artık caminin hemen karşısında inşa edilmiş olan iki katlı, konforlu, güzel bir binada eğitim faaliyetlerine devam etmektedir. Odada, binanın inşa ediliş serüvenini anlatan bir vakıfname gözümüze ilişmektedir.
Vakıfnameye göre bina, Alaca Camii ziyaret esnasında Hoca Efendi ile tanıştıktan sonra Hoca’nın talebi üzerine sadece Kur’an-ı Kerim eğitimi için kullanılması şartıyla kendi ifadeleriyle bir grup İstanbullu Müslüman tarafından vakıf olarak inşa edilmiştir.
İstanbullu Müslüman kardeşlerimizin kimliği hakkında bilgi sahibi olamadık belki ama adı geçen binanın 2011 senesinde o gün başbakan makamında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Kalkandelen’e yapmış olduğu ziyaret esnasında binlerce kişinin katılmış olduğu heyecan verici bir törenle açılışının yapması, hâlâ zihinlerimizdeki canlılığını korumaktadır.
Hâfızlık talebesi olduğum 1983 – 1985 yılları ile bugünkü durumunu kıyasladığımda, aslında zamanın Hoca Efendi’den fazla bir şey götüremediğini görüyorum. Güleryüz ile karşılamış olduğu misafirleriyle sohbetin uzaması durumunda, yüzünde beliren görevini ihmal etme kaygısı gördükten sonra helallik dileyip ayrılıyoruz.
Ne diyelim… Rabbim İstanbullu kardeşlerimizin vakıflarını kabul etsin, Hocamıza da ilmiyle âmil daha nice talebe yetiştirmesini sağlayacak bereketli ömür ve gayretler nasip eylesin… Âmîn.
Bir yanıt bırakın