Dr.YUSUF HASANİ
Makedonya TDP Milletvekili
MAKEDONYA TDP MİLLETVEKİLİ DR.YUSUF HASANİ İLE MAKEDONYA ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
Sayın milletvekilim Evlad-ı Fatihan okuyucuları için biraz Kendinizden bahseder misiniz ?
İsmim Yusuf Hasani 19.01.1973 Gostivar doğumluyum. Aslen Vrapçişteliyim. Hasan ve Semih adında iki erkek çocuk babasıyım.
İlkokul öğrenimimi Vrapçişte’de, ortaokul eğitimimi Kalkandelen Sağlık Meslek Lisesinde tamamladım ve ardından İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesine kayıt oldum. 2000 yılında Makedonya’ya Tıp Doktoru olarak geri döndüm. Uzun meşakkatli bir süreçten geçerek Makedonya’da diploma denkliğimi elde etim. Genç bir doktor olarak hedefim Makedonya’da yaşayan soydaşıma hizmet etmek ve onların sağlık sorunlarını çözmek için uğraşmaktı. Ancak o yıllarda Devlet Hastanelerinde açılan ilanlarda hak iddia etmek zor olduğu için 2004-2011 yılları arasında Gostivar Sağlık Meslek lisesinde Anatomi ve Fizyoloji ders hocalığı yaptım.
Benim için bu dönemin çok büyük bir anlamı vardır. Çünkü o dönemde doktorluğun yanı sıra öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal olduğunu anlamamı ve de yeni nesil Hemşire ve Sağlık Teknisyenleri yetiştirdikçe onlarla gurur duyma duygusunu yaşamam sağlandı. Sizin aracılığınızla değerli öğrencilerime ki birileri artık Doktor, Öğretmen, Yüksek hemşirelik mezunu oldular. Bunlardan bazıları Türkiyede bazıları Makedonyada eğitimlerini tamamladılar, hepsine sevgi, saygı ve muhabbetlerimi iletmek isterim.
2. Makedonya’nın 1991 yılı bağımsızlığından sonra Türklerin durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Makedonya Türkleri, Makedonya bağımsızlığını ilan etmeden önce sessiz de olsa daha Yugoslavya döneminde bile kendi dil, din, kültür, örf ve adetlerini yaşatmak için çok büyük çabalar sarf etmişlerdir. Allah bu uğurda emeği geçen değerli büyüklerimizden razı olsun.
Malumunuz o dönemlerde tek partili sistem hakimiyeti mevcut, 1960 lı yıllarda 250.000-300.000 olan Türklerin nüfusu aynı o dönem başlayan yoğun göçler sonucunda yıllar geçtikçe azalmıştır. Makedonya Türkleri 1974 Anayasası sonucu Yugoslavyada kurucu unsur olarak yer almaktaydılar.
1990 yıllara gelindiğinde Makedonya’da yaklaşık 100.000 Türk yaşamaktaydı, ancak artık dağılma durumu-na gelen Yugoslavya ve onun cumhuriyetleri yavaş yavaş bağımsızlıklarını ilan ederlerken ve o dönem yaşanan aşırı milliyetçilik akımları ve savaş sahnelerini de göz önünde bulundurursak, Makedonya halkı çok akılcı manevralarla kendi bağımsızlığını ilan etmeyi ve Makedonya Cumhuri-yeti gibi yeni bir devletin kurulmasını sağlamışlardı. O dönemde bu bağımsızlığı ilk tanıyan ülke bizim anavata-nımız olan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Bu 1990’lı yıllarda Makedonya Türkleri ”Türk Demokratik Birliği ” adı altında siyasi bir kuruluş kurmayı başardılar. 1990-1991 yılları arasında faaliyet gösteren bu kuruluşumuzun, Makedonya’nın bağımsızlığıyla birlikte artık Makedonya Türklerinin tamamıyla siyasi olarak ör-gütlenmesi gerektiği tartışmaları başlatıldı ve 1992 yılında ”Türk Demokratik Partisi ” adı altında ilk siyasi partimizin temelleri atıldı. Bu siyasi partimiz günümüzde bu yaşadığımız topraklarda 27. kuruluş yıldönümünü kutladı.
2011-2016 yılları arasında Türk Demokratik Partimizin genel Başkanı Sn. Dr. Kenan Hasip ve kadro komisyonumuzun kararıyla, 2008 yılında yine bu partimizin Makedonya Cumhuriyeti Meclisinde vermiş olduğu kanun tasarısı sonucunda kurulan M.C Başbakan-lığına bağlı Azınlık Haklarını Koruma ve Geliştirme Ajansı Müdür Vekilliği görevini yaptım.
1990 yılından başlayarak TDB gençlik kolları ve daha sonra 1992 TDP, daha doğrusu birliğin partiye dönüşmesinden itibaren hep bu saflarda devamlılık sağlamış biri olarak, 2008 yılı itibariyle Türk Demokratik Partisi Vrapçişte Şubesi Başkanlığına seçildim ve bu parti çalışmalarım doğrultusunda 2016 yılına kadar hem bu görevi hem de TDP nin üst düzey organlarında göreve seçilmiştim. 2008 yılından itibaren günümüze kadar TDP MYK ve MKYK üyesi olarak görev yapmaktayım.
11 Aralık 2016 tarihinde ise Makedonya’da gerçekleşen erken parlamento seçimlerinde 6. Bölge 2. Sırada (Gostivar, Kalkandelen, Vrapçişte, Yukarı Banisa, Aşağı Banisa, Zdunye, Tearçe bölgesi ) TDP Milletvekili olarak seçilmemin sonucunda, Makedonya Cumhuriyeti meclisinde Milletvekili görevini yapmaktayım.
Partimizin son 9. Kurultayından sonra yeni seçilen Genel Başkan Sn. Beycan İlyas tarafından ise TDP Genel Başkan Yardımcısı görevine getirildim ve Milletvekilliğim yanısıra TDP Genel Başkan Yardımcılığı da yapmaktayım.
Makedonya’da Türk olmak bence, şanlı Osmanlı dönemini geçirmiş bu topraklarda hem devamlılığı sağlamak hem de bu tarihten güç alarak bu topraklarda Türk dilini, dinini, kültürünü, örf ve adetlerini layıkıyla yerine getirerek korumak, yaşatmak ve de gelecek nesillere bunu aktarmakla yükümlü olduğumuzu belirten bir kavramdır. Tabi ki günümüzde her ne kadar diğer medeniyetlerin etkisi altında kaldıysak ve bazı anomaliler mevcutsa, geriye yönelik geçen bu süre içerisinde bunu yaşatabildiğimizi düşünmekteyim.
1991 yılı Makedonya Anayasası sonucunda, Makedonya Türkleri belki de en zor dönemini yaşamaya başladılar. O dönemde artık 1974 anayasasına nazaran artık yeni anayasamıza göre haklarımızı korumak, ilerletmek ve de geliştirmek anlamında çok zor günler geçirdik. Belirli bölgelerde kendi anadilimizde eğitim sağlamamız engel-lendi. Bizimle birlikte diğer azınlıkta olan halklar da aynı sıkıntıları yaşadılar. Makedonya o dönemlerde devamlı protesto gösterileri ve devamlı sıkıntıları olan halkların gösterileriyle karşı karşıya kalmıştı. Yıllar geçtikçe bu sıkıntılar iyice su yüzüne çıkarak 2001 yılında Kalkandelen dağlarında patlak veren iç savaş krizine doğru sürük-lenmişti. Bu uzun sürmedi ve aynı yıl içerisinde, uluslar-arası faktörün devreye girmesiyle Makedonya’da yaşayan halkların haklarını düzenlemek anlamında Ohride bir anlaşmaya varıldı. ”Ohri Çerçeve Anlaşması” adını taşıyan bu anlaşma sonucunda tekrar Anayasamız gözden geçirilirdi ve kanun düzenlemeleri ile Makedonya’da yaşayan her halkın hakları masaya yatırıldı.
Yapılan Anayasa düzenlemesi sonucunda artık Makedonya bağımsız bir ülke olarak , MAKEDONLAR, ARNAVUTLAR, TÜRKLER, ROMANLAR, SIRP-LAR, BOŞNAKLAR, ULAHLAR ve diğer topluluklar-dan oluştuğu kavramı eklendi. 2002 yılında sayım yapıldı ve bu sayımlar sonucunda Makedonlar 1.297.981 (%64.18), Arnavutlar 509.083 (%25.17), Türkler 77.959 (%3.85), Romanlar 53.879 (%2.66), Sırplar 35.939 (%1.78), Boşnaklar 17.018 (% 0.84), Ulahlar 9.695 (% 0.48), ve diğerleri adı altında yaklaşık 20 tür milletin yaşadığı bir ülke haline dönüştürüldü.
Bu tarihten itibaren artık Makedonya’da normal şartlar altında herkesin eşit olduğu ve her millet kendi hakkını korumak ve geliştirmek anlamında çalışmalarını sürdürecekti. Ancak Anayasadaki %20 lik bir baraj sonucunda, yıllar geçtikçe bunun böyle olmadığı saptandı ve Makedonya’da sadece iki milletin Makedonlar ve Arnavutların (%20 nin üstünde olmaları) favorize edildiği, diğer hakların ise özellikle HAKÇA TEMSİL İLKESİNE dayanarak geride kaldıkları saptandı.
2007 yılında dönemin Milletvekili olan TDP Genel Başkanı Dr. Kenan Hasip, hatta muhalefet milletvekili olarak Makedonya Meclisinde genel nüfusun %20 nin altına yaşayan Türkler, Romanlar, Sırplar, Boşnaklar, Ulahlar ve diğer toplulukların haklarını koruma ve geliştirme anlamında bir kanun teklifini meclisten geçirmeyi başarmıştı.
Bu kanun doğrultusunda M.C Başbakanlığına bağlı ”Topluluk Haklarını Koruma ve Geliştirme Ajansı” kuruldu ve artık bu ajansın toplulukların haklarını gözetleme gibi bir görevle faliyete geçmesi sağlandı.
3.Hakça Temsil İlkesi gereğince Türklerin devlet kurum ve kuruluşlarda temsil payı ne kadardır?
Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan Türkler, Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan diğer azınlıklar gibi, özellikle 2001 yılından sonra ülkede oluşan yeni durum ge-reği, daha doğrusu Ohri Çerçeve Antlaşması’nın imzalan-masından sonra, hukuki terminolojide Hakça Temsil İlkesi olarak adlandırılan haktan daha fazla yararlanmaya başladığını söyleyebiliriz. Lakin, bir çok konuda olduğu gibi, ki bu sadece Türkler için değil, diğer etnik topluluklar için de geçerlidir. Makedonya’daki Türklerin bu durumdan gerektiği kadar yararlandığını yada sürecin tam olarak işlediğini söylememiz pek de doğruyu yansıtmış olmaz. Ancak bu sadece Türklere özel bir durumu değil, siyaset kültürümüzde mevcut bulunan genel çıkmazı yansıtmak-tadır. Ama özellikle 2001’den önceki durumun 2001’den sonraki durum ile karşılaştırıldığında, arada Türklerin lehine gelişen bariz bir durumun olduğunu da belirtmemiz-de yarar var. Kaldı ki, sizin de malumunuz olduğu üzere, 26. Bağımsızlık yılını kutladığımız Makedonya Cumhuri-yeti devletinde yaşayan Türkler açısından, yukarıda da dediğimiz gibi, günümüzde çok şeylerin değiştiğini söylemek doğru olur. Makedonya’da yaşayan Türkler olarak; Türk dili, Din kültürü ve geleneklerinin korunması gibi konularda da mesafe alındığını belirtmekte yarar var.
Geçen bu süre içerisinde mevcut şartları göz önünde bulundurursak Türkler olarak nispeten memnun olmamız gerektiğini düşünmekteyim. Ayrıca, buradan, bu günlere gelmemizde emeği geçen herkesi kutlamak istediğimi de belirtmek isterim. Tabii, yeterli midir diyeceksiniz? Yeterli değildir elbette, yeterli olmadığını da düşünerek hep birlikte daha fazlasını elde etmek için çaba sarf etmemiz gerekir. Ancak, 2008-2016 yılları TDP iktidar dönemi içerisinde, maalesef bugüne kadar yapılanları inkar edip aksini iddia etmeyi çalışanların olduğunu da söylememiz gerek.
Biz, tüm bunlara rağmen, yolumuza kararlılıkla ve istikrarla devam edeceğimizi de bildirmek isterim. Mesela, Türklerin bu ilkeden ne kadar faydalandığını ve Hakça Temsil İlkesi gereğince Türklerin Devlet Kurum ve Kuruluşlarda temsil payının nereden nereye geldiğini anlamak için, elimizde en güncel haliyle bulunan 2016 Ombudsman raporlarına bakmamız yeterlidir.
Rapordaki bilgilere göre, 2007 yılındaki durumla bu günleri kıyaslamış olduğumuzda, Makedonya Türkleri açısından bir ilerlemenin var olduğunu göreceksiniz, çünkü 2007 yılında 649 (%1,09), 2008 yılında 825 (%1,22), 2009 yılında 895 (%1,29), 2010 yılında 1340 (%1,62), 2011 yılında 1691 (%1,70), 2012 yılında 2162 (%2,0), 2013 yılında 1976 (% 1.8), 2014 yılında 2045 (%1.9), 2015 yılında 2234 (% 1.9), 2016 yılında bu sayı 2436 (% 2) diye bir orandan bahsedebiliriz. Bu dağılımda 2007-2016 yılları arasında belki oran olarak sadece % 1 lik bir artış mevcut ancak sayı olarak bakmış olursanız % 370 lik bir istihdam sayısı artışından bahsedebiliriz.
4. Makedonya Cumhuriyetinin Türkler ve diğer halklar konusunda yaptığı düzenlemelere baktığımızda, yeterli buluyor musunuz ?
Avrupa’da, son 30 yıllık bu dönemlerde geniş çapta azınlık haklarının korunması için tanıtım süreç ve mekanizmaları hakkında tartışmalar yapılmakta olduğunu gözetlemekteyiz. Bunların geniş yelpazeli siyasi taahhüt-ler, yasal çözümlemeler ve girişimlerin ortaya çıkması ve geliştirilmesine neden olmuştur. Bütün bu gelişmeler, Avrupa Konseyinin Milli Azınlıklar Çerçeve Anlaşması-nın onaylanması, anti diskriminasyon yasal çözümlerinin alınması, Romanların toplumsal hayata entegrasyon programları, azınlık haklarının tanıtımına yönelik hükü-metler nezdinde kurumların yer alması ve buna benzer bir sürü farklı olan ancak aynı zamanda eşdeğerli önem taşıyan önlemler ile fark edilmesi mümkündür. Avrupa birliği üyesi olan veya üye olmak isteyen bütün devletler aynı sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Hangi şekilde etnik hakları alanında alıkonulan uluslararası yasal yükümlükle-ri pratikte uygulanması, hangi şekilde azınlık topluluklar mensuplarının gerçekçi ve pratik talepleri arasında denge kurmak, bu taleplerin uygulanması ve gerçekleşmesi mekanizmalar ve yerel kurumların kapasiteleri gündemindedir. Avrupa Konseyi, bölgesel teşkilat olarak Milli Azınlıklar Korunması Çerçeve Anlaşmasını (MAKÇA) kabul ederek azınlık haklarının tanıtımı ve korunması konusunda bir adım ileri gitmiştir. 1997 yılında Makedonya Cumhuriyeti tarafından onaylanmış bu anlaşmada ”Milli Azınlık” terminolojisine net ve genel tanım verilmemiş olmamasına rağmen MAKÇA’ya göre de diğer hususlar arasında tanımın bazı unsurları tespit edilmiş olmasından söz edilebilir. Bu doğrultuda giriş bölümü ve anlaşma-nın 6. maddesinde etnik, kültürel, din ve dil kimliklerden söz edilmektedir, ki bu unsurlar devlette bulunan milli azınlıkla-rın tanımlanması ve belirlenmesi hususunda ana kriterleri oluşturdukları öngörmekte oldukları neticesine varıl-maktadır. Ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) merkez ve doğu Avrupa ülkelerinde demokratik değerlerin tanıtılması ve gelişmesinde olan önemin değerlendirilmesi yapıldı-ğında, mutlaka 1990 yılında Kopenhag Dokümanının kabul edilmesini vurgulamak gerekir, ki bu dokümanda azınlıklar haklarının korunması hususunda detaylı standartlar yer almaktadır. Her ne kadar hukuki açıdan sorumluluklar getirmese bile, bu doküman Avrupa’da azınlıklar haklarının geliştirilmesi konusunda müzakere-lerin yürütülmesi için temel dokümanı oluşturmaktadır. Bu alanda daha önemli adım AGİT bünyesinde özel enstrüman olduğu kabul edilen Milli Azınlıklar Yüksek Komiseri görevinin oluşturulması ile yine bu teşkilat tarafından yapılmıştır.
Makedonya Cumhuriyeti açısından da, Make-donya Cumhuriyeti 2008 yılında Topluluk Haklarını Kalkındırma Ajansı, Kültür Bakanlığı çatısı altında Topluluk Kültürünü Koruma ve Geliştirme Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında Topluluk Eğitimini Koru-ma ve Geliştirme Kurumu gibi kurumların çalışmaları ve özellikle Makedonya’da yaşayan tüm toplulukların haklarını geliştirme açısından bu soruna önem vermeye başlamıştır. Bu kurumlar arasındaki işbirliği ve koordinas-yon sonucu Toplulukların sorunlarını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi Toplulukları ilgilendiren konuların hepsinde çözüme ulaş-mamış da olsak , bu tür adımların atılması sevindiricidir.
Makedonya Cumhuriyeti Topluluk hakları konusunda diğer Balkan ülkelerine nazaran bence az da olsa daha iyi bir konumdadır ve herkes tarafından bu multi etnik yapı bir zenginlik olarak yorumlanmaktadır. Mevcut yasalar gereğince Makedonya’da yaşayan her topluluğun kendi anadilinde eğitim hakkı olması, kendi dini vecibelerini yerine getirebilmesi, kendi kültürünü rahatça sergileyebilmesi, kendi ana dilinde halkını yazılı ve elektronik medya aracılığıyla bilgilendirebilmesi en önemli avantajlarımızdır. Tabii tekrar başa dönersek bunun yeterli ölçüde olmadığını halkımız devamlı olarak dile getirmektedir. Gönül ister ki, mevcut yasalar çerçevesinde daha kaliteli eğitim sistemimiz olsun, kendi özel devlet çapında yayın yapan televizyon, radyo ve günlük yayınlanan yazılı basınımız olsun, fakat sizlerin de takdir ettiği gibi maliyeti yüksek olan durumlardır. Dolaysıyla, bunların bazılarının olmasına rağmen, zaman içerisinde bu aksaklıkların bir şekilde çözüleceğine inanmaktayım.
5. Makedonya’da Türklerin sorunlarını etkileyen faktörler nelerdir ?
Makedonya’da yaşayan azınlıktaki halkların hemen hemen hepsinin en önemli sorunlarını etkileyen faktörler bakımından, en çok göze çarpan toplulukların aralarındaki bölünmelerdir. Özellikle Türkler açısından olaya bakmış olursak şu anda mevcut 3 Türk partisinin var olması bence en önemli sorunlardan biridir. Şu anda muhalefette olan Türk Demokratik Partisi 1992 yılında kurulmasına rağmen, günümüze kadar 9 kurultay gerçekleştirmiş ve 5 genel başkan seçmeyi başarmıştır. Makedonya genelinde bir Belediye Başkanı (Merkez Jupa Belediyesi), Türklerin yoğun yaşadıkları belediyelerde 34 Belediye Meclis Üyesi, 65 yerleşim biriminde şubesi bulunmakta ve bu şubeler her 4 yılda bir defa seçim gerçekleştirip kendi yönetimlerini seçmektedirler. 2000’li yıllara kadar pek başarılı bir siyaset yapamazken, son 12 yıldır profesyonel bir parti olarak Makedonya Türkleri açısından gözle görülür başarılara imza atmaktadır. Diğer taraftan 1999 yılında kurulan Türk Hareket Partisi 2. Kurultayını 14 yıl sonra 2013 yılında gerçekleştirmiş ve Makedonya genelinde halen teşkilatlanma konusunda yetersizlik yaşamakta, 2005 yılında kurulan Türk Milli Birlik Hareketi Partisi de aynı sıkıntıları yaşamakta fakat Makedonya geneline bakmış olursanız her zaman 3 Türk Partisinden bahsetmiş oluruz. Sivil Toplum Örgütlerimizin çoğunun profesyonel olarak çalışma kapasitelerine sahip olmamaları da ayrı bir faktördür. Sivil Toplum Örgütleri-miz sadece burs verme, eğitim, dil kursları ve sosyal yardımlaşma gibi faaliyet göstermektedirler. Halbuki AB ve Dünya genelinde bakmış olursanız STK lar genelde değişik politikalar üretmekte, halkın bilincini arttırma, değişik fonlardan projeler üreterek kaynak sağlama, siyasi partiler üzerinde tetikleyici rol oynamaktadırlar. Makedon-ya’nın genç bir ülke olduğunu da düşünürsek STK larımız da aynı siyasi partilerimiz gibi zaman içerisinde daha da profesyonelleşmeye gitmesi kaçınılmazdır.
6. Sonuç?
Devlet tarafından az sayıda olan topluluklar men-supları haklarının gerçekleşme seviyesinin arttırılması yö-nünde bir sürü tanıtım önlemleri ve gereken ön şartları oluşturmamız gerekir. Makedonya Cumhuriyetinde yaşa-yan azınlık topluluk mensupları kendi vatandaşlık hakları-nın kullanılması hususu, bu vatandaşların toplumsal süreç-lere tamamen entegre olmaları için kaçınılmaz ön şartın olduğu, bununla birlikte kimlikleri, kültürel ve dil özellik-lerine saygı gösterilerek toleransın ve farklılıkların gelişti-rilmesinde önemli mesafeler kat etmemiz gerekir. Bu doğ-rultuda Makedonya Cumhuriyeti Hükümetinin, gereken maddi ve insan kaynaklarını temin etmek zorunluluğu var-dır. Bunu yaptığı sürede azınlıkta olan topluluklar mensup-ları haklarının gerçekleşmesi konusunda düzenli, devamlı ve engelsiz şekilde analizler yapılması ve durumun düzeltilmesi için önerilerin verilmesini sağlanacaktır.
Topluluklar serbestçe kendi ana dillerini kullan-dıkları müddetçe, kendi geleneklerini ve kültürlerini korudukça, kendi siyasi ve sivil teşkilatlarını kurma im-kanına sahip oldukça, devletin politika, ekonomi ve kültürel hayatına katılmaları için ön şartların elverişli olduğu müddetçe, idari kurumlarda hakça temsil ilkesi prensibi doğrultusunda temsil edildikçe, bu devlet tam anlamında demokratik ve çoğulcu bir toplum olacaktır. Günümüzde tamamıyla belki bu seviyeye ulaşamadık ancak, Avrupa Birliği ve NATO adaylığı devam eden Makedonya Cumhuriyeti önümüzdeki dönemde ister istemez bu konulara önem vermek zorundadır. Çünkü ancak böyle bir toplumda refah olur ve yüksek derecede tolerans ile anlayışın yer almasına katkı sağlanır.
Bu doğrultuda bizler de Türk Demokratik Partisi mensupları olarak birçok devlet kurumunda yöneticilik yaparak bu durumun farkında olarak sorumluluğumuz gereği elimizden geleni yapmaya gayret ettik, gelecekte de Allah nasip ve kısmet ederse bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürmeye gayret edeceğiz.. Yaptığımız işlerin bilincini taşıyarak Makedonya Türk halkının geleceğini daha güzel yarınlara taşıyacağımızdan hiç şüphem yoktur.
Saygılarımla
Bir yanıt bırakın